“Herkesin göbekten baÄŸlı olduÄŸu bir evi vardır”
Sevda Åžeko, Mimar
Dünyayı keÅŸfe çıkmıştı…
Yeni yerler, yeni insanlar, yeni kültürler
Her ÅŸeyin etiketi üstünde, hepsi sıfır kilometre
Deniz gördü: “Bizim deniz gibi masmavi”
GüneÅŸ doÄŸdu: “Bizim güneÅŸimizden daha yakıcı”
Rüzgar esse “Bahçemizdeki rüzgardan daha sert”
Ay doÄŸuyor “ÇocukluÄŸum çıkıyor su yüzüne”
Yıldız görse “Balkondan baktığım yıldızlar gibi”
Kafasını koydu “Bizim evden daha aydınlık”
ÜÅŸüdü “Bizim iklimden daha sert”
Bir iki tur attı “Bizim salondan daha büyük”
Dünyayı keÅŸfe çıkmıştı…
Kendinden başka bir şey bulamadı.
Ä°nsanın ilk iliÅŸki kurduÄŸu mekan evdir. Ä°nsan bu iliÅŸki üzerinden adım adım diÄŸer mekanları tanımaya baÅŸlar. Ev ve ev dışında kalan diÄŸer mekanlar… Eve benzeyip onu hatırlatanlar veya tamamen farklı olanlar. Zaten bir yer tamamen nasıl farklı olabilir ki? Nereye göre daha farklı?
Böylelikle ev dünyayı anlamak için bir ölçek olur.
Ev ölçeÄŸi ise doÄŸrudan “yer” ile iliÅŸkilidir. Yer kimliÄŸini iklimle, topografya ile, kültürle, dille, sosyo-ekonomik ve sosyo-psikolojik bilimlerle olan iliÅŸkiler üzerinden kazanır. Ev tüm bunların sığdığı küçük bir dünyadır.